müderrisi Mehmed Emin Efendi, küçük Said’e, "Ne için kardeşinin emrinden çıkıyorsun?" diye işe karışmış.
Bulundukları medrese, meşhur Şeyh Abdurrahman Hazretlerinin olması dolayısıyla, hocasına şu yolda cevap verir:
"Efendim, şu tekyede bulunmak hasebiyle, siz de benim gibi talebesiniz. Şu halde burada hocalık hakkınız yoktur" diyerek, gündüz vakti bile herkesin güçlükle geçebileceği cesîm bir ormandan geceleyin geçerek Nurşin’e gelir.
Şarkî Anadolu’da medrese teşkilatındaki husûsiyetlerden birisi şudur ki: İcazet almış bir alim, istediği köyde hasbetenlillah bir medrese açar; medrese talebelerinin ihtiyacı, iktidarı olursa medrese sahibi tarafından, iktidarı yoksa halk tarafından temin edilir. Hoca meccanen ders verir; talebelerin iaşe ve levazımatını da halk deruhte ederdi. Bunların içinde yalnız Molla Said, hiçbir sûretle zekat almıyordu. Zekat ve başkasının eser-i minneti olan bir parayı katiyen kabul etmiyordu.
HAŞİYE 1
Nurşin’de bir müddet kaldıktan sonra Hizan’a döndü. Sonra medrese hayatını terk ederek, pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:
Kıyamet kopmuş, kainat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalatü Vesselamı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet Sırat Köprüsünün başına gidip durmak hatırına gelir. "Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim" der ve Sırat Köprüsünün başına gider. Bütün peygamberan-ı izam hazeratını birer birer ziyaret eder; Peygamber Efendimizi de ziyarete mazhar olunca uyanır.
Artık bu rüyadan aldığı feyiz, tahsil-i ilim için
HAŞİYE 2
büyük bir şevk uyandırır. Pederinden izin alarak, tahsil yapmak üzere Arvas nahiyesine gider. Burada icra-i tedrîs eden meşhur Molla Mehmed Emin Efendi, kendisine ders vermeye tenezzül etmeyip, talebelerinden birisine okutmasını tavsiye edince, izzetine ağır gelir.
Birgün, bu meşhur müderris camide ders okutmakta iken, Molla Said îtiraz ederek, "Efendim, öyle değil" hitabında bulunur; okutmasına tenezzül etmediğini hatırlatır.
Orada bir müddet kaldıktan sonra, Mir Said Veli Medresesine gitti. Aşağı derecede okuyan yeni talebelere ehemmiyet verilmemek bu medresenin adeti olduğunu
HAŞİYE 1
Zekat ve sadaka ve mukàbilsiz hiçbir şey almadığının sebep ve hikmeti, Risale-i Nur’dan "İkinci Mektub" ve sair risalelerde beyan edilmiştir. Evet, Molla Said’in istikbalde Risale-i Nur’la göreceği hizmet-i îmaniyeyi kemal-i ihlasla îfası ve bu hizmetin meydana gelebilmesi için "Uhrevî hizmetin mukàbilinde hiçbir şey talep etmemek" olan kudsî düsturun icmalî bir fihristesi, daha küçük yaşında iken rahmet-i İlahiye tarafından rûhunda yerleştirilmişti.
HAŞİYE 2
Tarihçe-i hayatında yazılmamış o rüyada mazhar olduğu bir hakîkati sonradan şöyle anladık ki:
Molla Said Hazret-i Peygamberden ilim talebinde bulunmasına karşılık, Hazret-i Resûl-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam, ümmetinden sual sormamak şartıyla ilm-i Kur’an’ın talim edileceğini tebşîr etmişler. Aynen bu hakîkat, hayatında tezahür etmiş; daha sabavetinde iken bir allame-i asır olarak tanınmış ve katiyen kimseye sual sormamış, fakat sorulan bütün suallere mutlaka cevap vermiştir.