Tarihçe-i Hayat Birinci Kısım: İlk Hayatı

Sonra, tekrar Bitlis’e geldi. Bitlis’te bir iki şeyh hanedanının, alim ve talebelerin arasında geçimsizlik olduğunu işitir. Fesadı netice veren sözlerin, bilhassa gıybetin İslamiyete yakışmadığını onlara ihtar edince, Molla Said’i Şeyh Emin Efendiye şikayet ederler.
Şeyh Emin ise, "Henüz çocuk olduğundan, kàbil-i hitap değildir" der. Bu söz Molla Said’e tebliğ edildiği anda, zaten bu gibi sözlere fıtraten tahammülsüz olduğundan, Şeyh Emin Efendinin huzuruna çıkarak elini öper ve, "Efendim, beni imtihan ediniz; kàbil-i hitap olduğumu ispat etmek isterim" der.
Şeyh Emin Efendi, mütenevvi ilimlerden ve en müşkül meselelerden on altı sual tertip ederek sorar. Molla Said, suallerin umûmuna cevap verdikten sonra, Kureyş Camiine gider, ahaliye vaaz ve nasihat etmeye başlar. Bunun üzerine Bitlis ahalisinin bir kısmı Molla Said’e, bir kısmı da Şeyh Emin Efendiye yardım etmek isterler. Bundan dolayı vali, büyük bir vukuata meydan vermemek için Bediüzzaman’ı nefyeder. Bu defa da Şirvan’a gider. Zaten infirad eden böyle zatların muarızları pekçok bulunur. Bilhassa mücadele-i ilmiyede mağlûp düşenlerden bazı zahir hocalar, Molla Said’i ahali nazarında küçük düşürmek için var kuvvetleriyle çalışıyorlardı. Her husûsatını tecessüs ettirirlerdi. Birgün, nasılsa kazaen sabah namazını geçirmiş. Buna vakıf olan hasımları, "Molla Said, namazı terk etmiştir" diyerek ahali arasında işaada bulundular. Molla Said’den soruldu ki:
"Niçin herkes bunu böyle söylüyor?"
Molla Said, "Evet, esassız bir şey, alemin içinde çabuk yayılmaz. Hata bendedir. Onun için, iki cezaya uğradım: birisi Allah’ın itabı, diğeri nasın tarizi. Bunun esas sebebi ise, geceleyin adet edindiğim vird-i şerîfi terk ettiğimdir. İşte alemin rûhu bu hakîkate temas etmişse de, tamamını kavrayamayarak ismini bilemeyip şu vechile hatayı isimlendirmişler" cevabını verir.
Şirvan’da bulunduğu sırada Siirt civarından birisi gelerek, "Aman efendim, Siirt’e bir çocuk gelmiş; kendisi on dört-on beş yaşında, umum ulemayı ilzam etti. Şunu ilzam etmek için sizi davete geldim" der.
Molla Said de şu davete icabet ederek Siirt’e gitmek için hazırlanır. Yola düşerler; iki saat gittikten sonra, o küçük hocanın evsaf ve kıyafetini sorar. O adam:
"Efendim, ismini bilmiyorum; fakat ilk gelişte derviş kıyafetinde olup omuzunda bir posteki vardı. Bilahare talebe kıyafetine girdi ve umum ulemayı ilzam etti."
Bunu dinlediğinde, kendisinden bahsettiğini ve bir sene evvelki kendi vukuatının şimdi civar köylerde şuyû bulduğunu anlayarak geriye döner, davete icabet etmez.
Bilahare Siirt’e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada, harika olarak, Kàmus-u Okyanus’u Babü’s-Sin’e kadar hıfz etti. Ne fikre binaen