Tarihçe-i Hayat Birinci Kısım: İlk Hayatı

Mustafa Paşa ile birgün at yarışına çıkarlar. Fakat, kastî olarak, Mustafa Paşa gàyet serkeş ve talimsiz ve hiç binilmemiş bir at hazırlanmasını emreder. Molla Said’e binmek için emir verir. (Allahu a’lem, attan düşüp ölmesini istemiş.)
On altı yaşında bulunan Molla Said serkeş atı biraz dolaştırdıktan sonra, koşturmayı arzu eder. At, onun verdiği istikametten çıkarak, başka bir istikamete doğru koşar. Var kuvvetiyle durdurmak ister ise de muvaffak olamaz. Nihayet çocukların bulunduğu yere gider. Cezîre ağalarından birisinin oğlu yol üstünde iken, hayvan iki ayağını kaldırıp çocuğun omuzları arasına vurunca, çocuk yere düşerek hayvanın ayakları altında çırpınmaya başlar. Nihayet etraftan imdada ulaşırlar. Çocuğu hareketsiz, ölü sûretinde görünce, Molla Said’i öldürmek isterler.
Ağanın hizmetçileri hançerlerini çekince, Molla Said hemen rovelverine el atar ve adamlara hitaben: "Hakîkate bakılırsa çocuğu Allah öldürmüş, zahire bakılırsa at öldürmüş, sebebe bakılırsa Kel Mustafa öldürmüş. Çünkü, bu atı bana o verdi. Durunuz; ben gelip çocuğa bakayım. Ölmüş ise sonra muharebe edelim" diyerek, attan inerek çocuğu kucaklar. Çocukta hareket görmeyince, soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk gülerek gözünü açar. Bunun üzerine bütün ahali mütehayyir kalırlar.
Bu acîb vak’a üzerine bir müddet Cezîre’de kaldıktan sonra, talebesi Molla Salih ile, bedevî Arapların meskeni olan Biro’ya giderler. Orada biraz kalınca, tekrar Mustafa Paşanın eskisi gibi zulme başladığını işitir; yanına gider ve ona nasihat eder, tehdit eder.
Birgün, bir münakaşa arasında Mustafa Paşaya, "Yine mi zulme başladın, seni Hak namına öldüreceğim" tehdidinde bulunur; Paşanın katibi ortaya atılır.
O sırada Molla Said, Mustafa Paşayı zulmünden dolayı çok tahkir eder. Paşa bu tahrike tahammül edemeyerek, öldürmek için üzerine hücum eder; fakat, Mîran ağaları zaptederler.
Nihayet Mustafa Paşanın oğlu Abdülkerim, Molla Said’e yaklaşarak, "Onun akîdesi yanlıştır. Rica ederim, şimdilik buradan başka yere teşrif ediniz" der.
Abdülkerim’in sözünü kırmaz; yalnız olarak bedevîlerin meskeni olan Biro Çölüne doğru hareket eder. Yolda bedevî eşkıyalarına tesadüf eder. Bedevîlerin silahları mızrak ve Molla Said’in silahı mavzer olduğundan, eşkıyalara doğru kurşun atmaya başlar; eşkıyalar çekilirler. Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu defa eşkıyalar çok olduğundan, etrafını çevirirler. Kendisini öldürecekleri sırada içlerinden birisi tanıyarak, "Ben bunu Mîran aşîretinin içinde gördüm. Bu meşhur bir adamdır" deyince, derhal bedevîler çekilerek kusurlarının af buyrulmasını dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendilerine muhafızlık yapmak istemişlerse de, Molla Said reddedip, yalnız olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra Mardin’e gelir.