inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim. Demek, Hakîkat tahavvül etmez; hakîkat haktır.
Millet uyanmış; mugalata ve cerbeze ile iğfal olunsa da, devam etmeyecektir. Hakikat telakki olunan hayalın ömrü kısadır. Feveran eden efkar-ı umûmiye ile, o aldatmalar ve mugalatalar dağılacak ve hakîkat meydana çıkacaktır, inşaallah.
Sizin işkenceli hapishanenin hali: Zaman müthiş, mekan muvahhiş, mahpusin mütevahhiş, gazeteler mürcif, efkar müşevveş, kalbler hazin, vicdanlar müteessir ve me’yus. Bidayet-i halde memurlar şematetli, nöbetçiler müz’iç olmakla beraber; vicdanım beni tazib etmediği için o hal bana eğlence gibi idi. Musîbetlerin tenevvüü, mûsıkînin nağmelerinin tenevvüü gibi bana geliyordu.
Hem de geçen sene tımarhanede tahsil ettiğim dersi, şimdi bu mektepte itmam ettim. Musîbet zamanının uzunluğundan uzun dersler gördüm. Dünyanın ruhanî lezzeti olan hüzn-ü masumane ve mazlûmaneden, zayıfa şefkat ve gadre şiddet-i nefret dersini aldım.
Ümidim kavidir ki, çok masumların kalblerinden hararet-i hüzünle tebahhur eden "Ay!", "Vay!" ve "Ah!"lar rahmetli bir bulut teşkil edecektir. Ve alem-i İslamdaki yeni yeni İslam devletlerinin teşekkülleriyle, o rahmetli bulut teşekküle başlamıştır.
Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalatalara ve diyanette laübalicesine hareketlere müsait bir zemin ise, herkes şahit olsun ki, o "saadetsaray-ı medeniyet" tesmiye olunan böyle mahall-i ağraza bedel, vilayat-ı şarkiyenin hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum. Zîra bu "mim’siz medeniyet"te görmediğim hürriyet-i fikir ve serbestî-i kelam ve hüsn-ü niyet ve selamet-i kalb, Şarkî Anadolunun dağlarında tam manasıyla hükümfermadır.
Bildiğime göre edibler edepli olurlar. Edepsiz bazı gazeteleri naşir-i ağraz görüyorum. Eğer edep böyle ise ve efkar-ı umûmiye böyle karma karışık olsa, şahit olunuz, böyle edebiyattan vazgeçtim; bunda da dahil değilim. Vatanımın yüksek dağlarında, yani Başit başındaki ecram ve elvah-ı alemi, gazetelere bedel mütalaa edeceğim.
Hak yücedir ve hiçbir şey daha yüce değildir. (Keşfü’l-Hafa,1:127, hadis no: 362.)