Tarihçe-i Hayat Önsöz

çalışmaktır. Zîra, tarihte pekçok defalar görülmüştür ki, bir eser nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız insan kütlelerinin hidayet ve saadetine sebep olmuştur. Ah, ne bahtiyardır o insan ki, bir mümin kardeşinin îmanının kurtulmasına sebep olur!
Üstadın Fikrî Cephesi
Malûm ya, her mütefekkirin kendine mahsus bir tefekkür sistemi, fikrî hayatında, takip ettiği bir gàyesi ve bütün gönlü ile bağlandığı bir ideali vardır. Ve onun tefekkür sisteminden, gàye ve idealinden bahsetmek için, uzun mukaddemiler serdedilir. Fakat, Bediüzzaman’ın tefekkür sistemi, gàye ve ideali, uzun mukaddimelerle filan yorulmaksızın, bir cümle ile hülâsa edilebilir: "Bütün semavî kitapların ve bilumum peygamberlerin yegane davaları olan Hàlık-ı Kainatın ulûhiyet ve vahdaniyetini ilan; ve bu büyük davayı da ilmî, mantıkî ve felsefî delillerle ispat eylemektir.
"O halde Üstadın mantık, felsefe ve müspet ilimlerle de alakası var?"
Evet, mantık ve felsefe, Kuran’la barışıp, hak ve hakîkate hizmet ettikleri müddetçe, Üstad en büyük mantıkçı ve en kudretli bir feylesoftur. Mukaddes ve cihanşümûl davasını ispat vadisinde kullandığı en parlak delilleri ve en katî bürhanları, Kur’an-ı Kerîm’in Allah kelamı olduğunu her gün bir kat daha ispat ve ilan eden "müsbet ilim"dir.
Zaten, felsefe, aslında hikmet manasına geldikçe, Vacibü’i-Vücud Teala ve Tekaddes Hazretlerini, zat-ı Barîsine layık sıfatlarla ispata çalışan her eser, en büyük hikmet ve o eserin sahibi de en büyük hakîmdir.
İşte Üstad, böyle ilmî bir yolu, yani Kur’an-ı Kerîm’in nurlu yolunu takip ettiği için binlerle üniversitelinin îmanını kurtarmak şerefine mazhar olmuştur. Hazretin, bu hususta haiz olduğu ilmî, edebî ve felsefi daha pekçok meziyetleri vardır. Fakat, onları eserlerinden misaller getirerek, inşaallah, müstakil bir eserde arz etmek emelindeyim. Ve minallahittevfîk.
Tasavvuf Cephesi
Nakşibendî meşayihinden, her harekatını Peygamber-i Zîşan Efendimiz Hazretlerinin harekatına tatbik etmeye çalışan ve büyük bir alim olan bir zata sordum:
"Efendi Hazretleri, ulema ile mutasavvıfe arasındaki gerginliğin sebebi nedir?"
"Ulema, Resûl-i Ekrem Efendimizin ilmine, mutasavvıflar da ameline varis olmuşlar. İşte bu sebepten dolayıdır ki, Fahr-i Cihan Efendimizin hem ilmine ve hem ameline varis olan bir zata `Zülcenaheyn,’ yani `İki Kanatli deniliyor. Binaenaleyh, tarîkatten maksat, ruhsatlarla değil, azîmetlerle amel edip, ahlak-ı Peygamberî ile ahlaklaşarak, bütün manevî hastalıklardan temizlenip Cenab-ı Hakkın