Bu mukaddes emelimden ne kadar dilşadım;
Görmek ister beni Cennette şehîd ecdadım
Rûhum oldukça müebbet, ebedîdir ömrüm;
En büyük vuslata, Allah’a çıkan yoldur ölüm.
Kitaba girmezden evvel, Üstadı ilmî, fikrî, tasavvufî ve edebî cepheleri ile de mütalaa etmek isterdim. Fakat, çok derin ve pek şümûllü olan bu mevzûların birkaç sayfa ile hülâsa edilemeyeceğini katî bir sûrette idrak ettikten sonra, artık, adı geçen mevzûlara birkaç cümle ile temas etmeyi münasip gördüm. Rabbim imkanlar lütfederse, bu derin mevzûları Risale-i Nur külliyatı ve Nur Talebeleri ile birlikte, büyük ve müstakil bir eserle, tahlilî bir sûrette tetkik ve mütalaa etmeyi, bütün rûhumla arzu ediyorum. Bu hususta, büyük Üstadımızın ve azîz kardeşlerimin kıymetli dualarını niyaz eylerim.
Üstadın İlmî Cephesi
Merhum Ziya Paşa, şu
"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz;
Şahsın, görünür rütbe-i aklı eserinde"
beyti ile, nesilden nesile bir düstur halinde intikal edecek olan çok büyük bir hakîkati ifade etmiştir.
Evet, Müslüman ırkımıza Risale-i Nur külliyatı gibi muazzam bir îman ve irfan kütüphanesini hediye eden, gönüller üzerinde mukaddes bir nur müessesesi kuran mümtaz ve müstesna zatın kudret-i ilmiyesi hakkında tafsilata girişmek, öğle vakti, güneşi tarif etmek kadar fuzûli bir iştir.
Yalnız yanık bir şairimizin, "Hüsn olur kim, seyrederken ihtiyar elden gider" dediği gibi; hayatının her lahzasında İlahî tecellîlere mazhar bulunan bu mübarek zatın ilim ve irfanından, ahlak ve kemalatından bahsetmek, insana bambaşka bir zevk ve İlahî bir haz veriyor. Bunun için, sözü uzatmaktan kendimi alamıyorum. Üstad, Risale-i Nur külliyatında dinî, içtimaî, ahlakî, edebî, hukukî, felsefi ve tasavvufi en mühim mevzûlara temas etmiş ve hepsinde de harikulade bir sûrette muvaffak olmuştur. İşin asıl hayret veren noktası, birçok ulemanın tehlikeli yollara saptıkları en çetin mevzûları, gàyet açık bir şekilde ve en katî bir sûrette hallettiği gibi, en girdaplı derinliklerden, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin tuttuğu nurlu yolu takip ederek, sahil-i selamete çıkmış ve eserlerini okuyanları da öylece çıkarmıştır. Bu sebeple, Risale-i Nur külliyatını azîz milletimizin her tabakasına kemal-i emniyet ve samîmiyetle takdim etmekle şeref duyuyoruz.
Nur Risaleleri, Kur’an-ı Kerîm’in nur deryasından alınan berrak katreler ve hidayet güneşinden süzülen billur huzmelerdir. Binaenaleyh, her Müslüman’a düşen en mukaddes vazife, îmanı kurtaracak olan bu nurlu eserlerin yayılmasına