geçip, Kur’ân’ın bir hazine-i esrarına bir nevi rehber olduğu için ziyade ehemmiyet verdim. Yoksa hizmetimize terettüp eden ve yardım eden inayet-i Rabbâniye o kadar çoktur ki, eğer saysam binden geçer. Şu Onuncu Sözün hurufatındaki sır, hiç kimsenin sun’ ve ihtiyarıyla olmadığını herkes tasdik ettiği için, daha ehemmiyetli göründü.
Fakat ben mutlak işarete ehemmiyet verdim. Lâkin tafsilâtını ehemmiyetle tetkik edemedim. En iyi bir tarzda beyan edemedim. Bir-iki saat zarfında nota nev’inden işaretler koydum. Birinci defaya itimad edip daha tetkik etmedim. Halbuki, tâbiratımda bazı kusur var, fehmi işkâl eder. Isparta’daki kardeşlerimiz maksadı anlamamışlar; hakları var. Çünkü, o ibare o maksudu ifade edemiyor.
Madem öyledir; bu Sözün lâtif tevafukat-ı harfiyesindendir ki, mebhasındaki hem sayfanın yirmi iki olmak itibarıyla, yazı bulunanların yerinde, yarısından ziyade yazılı bulunan sayfaların hakikî ve itibarî satırlarına ve baştaki yaprağın cilt üstünde isminin iki satırı ilâvesiyle bin üç yüz kırk iki (1342) ilh... Hem o mebhastaki bu cümle, hem âhirdeki beyaz sayfayı saymak cihetiyle altmış altı olup baştaki âyetin melfuz altmış altı hurufuna tevafuk ediyor. Birinde, âhirdeki iki beyaz sayfayı saymak cihetiyle altmış yedi olup baştaki âyetin melfuz altmış yedi hurufuna tevafuk ediyor. O âyet Sûre-i İhlâsın hurufatına, hem Lafzullahın makam-ı ebcedîsine tevafuk ediyor, denilmeli. Biz bir nüshayı öyle yaptık, size gönderiyoruz. Yanınızdaki nüshaları ona göre yap. Eğirdir’deki nüshaları da öyle yapınız.
Kardeşiniz
Said Nursî
• • •
Aziz, ciddî, sıddık kardeşlerim, hizmet-i Kur’âniyede samimî ve kuvvetli arkadaşlarım Sabri, Hüsrev, Ali, Refet, Bekir, Lütfü, Rüşdü,
Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, sizleri hudutsuz bir sahrâ-yı hakikatte bana enîs arkadaş ve yoldaş vermiş. Bu acip sahradaki hareket ve sülûk, bazan pek ince ehemmiyetsiz görünen birşeyde mühim istifadeler edilir. Onun için zahir nazarda mâlâyâni zannedilen bazı meselelerde, fazla takip ediyorum. Ve ziyade nazar-ı dikkatinizi celb ediyorum. Ezcümle, Onuncu Sözdeki elif tevafukatı, mühim bir mesele gibi nazar-ı dikkatinize gösteriyorum. Bunun sırrı şudur ki: