Üçüncü Hatvede
dersini verdiği gibi; nefsin muktezası daima iyiliği kendinden bilip, fahr ve ucbe girer. Bu hatveyle, nefsinde yalnız kusuru ve naksı ve aczi ve fakrı görüp, bütün mehâsin ve kemalâtını, Fatır-ı Zülcelal tarafından ona ihsart edilmiş nînetler olduğunu anlayıp, fahr yerinde şükür ve temeddüh yerinde hamd etmektir. Şu mertebede tezkiyesi,
sırrıyla şudur ki: Kemalini kemalsizlikte, kudretini aczde, gınasını fakrda bilmektir.
Dördüncü Hatvede
dersini verdiği gibi; nefis, kendini serbest ve müstakil ve bizzat mevcut bilir. Ondan bir nevî rubûbiyet dâva der. Mâbuduna karşı adavetkarane bir isyanı taşır. İşte gelecek şu hakîkati derk etmekle ondan kurtulur. Hakîkat şudur ki: