Vazifenin hizmet; neticenin ise Allah’ a âit olduğunu bilmek
Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: "Sen böyle yapsan, sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?" diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: "Ben böyle işlesem, Sen böyle işler misin?" diye tecrübevârî bir sûrette Cenâb-ı Hakkın rubûbiyetine karşı imtihan tarzı sû-i edeptir, ubûdiyete münâfidir."
Mâdem hakîkat budur; insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı.
Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:
"Sen muzaffer olacaksın; Cenâb-ı Hak seni gâlip edecek."
O demiş:
"Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlup etmek Onun vazifesidir."