Hutbe-i Şamiye Arabi Hutbe-i Şamiyenin Mukaddimesidir

gördüm ki: "İmânda mânevî bir Cennet ve dalâlette mânevî bir Cehennem bu dünyâda da vardır" yakînen bildim.
Sonra küre-i arzın âlemi göründü. O seyahat-ı hayâliyemde, dine itaat etmeyen felsefenin karanlıklı kavânin-i ilmiyeleri hayâlime dehşetli bir âlem gösterdi. Yetmiş defa top güllesinden daha sür’atli hareketiyle yirmi beş bin sene mesâfeyi bir senede gezip devreden ve her vakit dağılmaya ve parçalanmaya müstaid ve içi zelzeleli, çok ihtiyar ve çok yaşlı küre-i arz içinde ve o dehşetli gemi üstünde kâinatın hadsiz boşluğunda seyahat eden bîçâre nev’-i insan vaziyeti, bana vahşetli bir karanlık içinde göründü. Başım döndü, gözüm karardı. Felsefenin gözlüğünü yere vurdum, kırdım. Birden Hikmet-i Kur’âniye ile ışıklanmış bir göz ile baktım, gördüm ki:
Hâlık-ı Arz ve semâvâtın Kadîr, Alîm, Rab, Allah ve (Rabbü’s-semâvâti Ve’l-ard) ve (Müsahhirü’ş-şemsi Ve’l-kamer) isimleri, Rahmet, Azamet, Rubûbiyet Burçlarında güneş gibi tulû ettiler. O karanlıklı, vahşetli, dehşetli âlemi öyle ışıklandırdılar ki, o hâlette benim îmânlı gözüme küre-i arz gâyet muntazam, musahhar, mükemmel, hoş, emniyetli, herkesin