Sonra Kur’an-ı Kerim
cümlesiyle cezalarını istihza suretiyle tasvir etmiştir. Yani, "Onlar dalalet ve tuğyanı intaç eden esbaba su-i ihtiyarlarıyla ve arzularıyla tevessül ettikleri için, sanki lisan-ı halleriyle dalaletin talebinde bulunmuşlardır; Cenab-ı Hak da onların talepleri üzerine, istediklerine yardım etmiştir."
Bu ayetin tazammun ettiği cümlelerin heyetleri arasında intizam ciheti ise:
Dahil olduğu hükmün kat’iyetini ifade eden
-1- ’deki
-2- onların mü’minlere olan mülakatlarını amden ve kasten cezmettiklerine işarettir. Alel-ekser yollarda rast gelmek manasını ifade eden
-3- onların, yollarda halk içinde mü’minlere mülakatlarını taammüd ettiklerine işarettir.
-4- kelimesine tercihan
-5- kelimesinin zikri, onların mü’minlerle cihet-i irtibatları, yalnız iman sıfatı hasebiyle olduğuna ve bütün sıfatlar içinde de en mümtaz ve medar-ı nazar yalnız iman sıfatı olduğuna imadır.
-6- : Bu ünvan, onların sözleriyle kalbleri bir olmadığına ve söyledikleri sözler mahza riya ve müdahene perdesi altında kendilerine yapılan ithamları def etmek ve mü’minlerden celb-i menafi ile sırlarına vakıf olmak azminde bulunduklarına işarettir.
-7- : Makamın iktizasıyla bu kelimenin tekitlerle müekked olarak zikredilmesi lazım iken, tekitsiz zikri, kalblerinde tahrik edici bir şevkin ve bir aşkın bulunmamasıyla, sözlerini şiddetsiz ve tekitsiz, serseriyane söylemiş olduklarına işarettir. Ve keza onların tekitleri adem hükmünde olup, mü’minleri inandıramadıklarına işarettir.
Ve keza
kelimesi ile nifaklarına örttükleri perde pek zayıf olduğundan tekit ve teşdit edildiği takdirde yırtılması ihtimali olduğuna işarettir. Çünkü tekit ve teşdit şüpheyi dağıtır. Püphe ise tahkikate baistir. Tahkikat yapıldığı
1 İman edenlere rasladıkları zaman.
2 Zaman.
3 Rastladılar.
4 Müminler.
5 İman eden kimseler.
7 İman ettik.