İşârâtü'l-İ'câz Bakara Sûresinin on yedi on sekiz on dokuz ve yirminci âyetlerinin tefsiri

Birincisi: Köylü halkından veya geçen yolculardan bir ses gelir de, o ses vasıtasıyla yolunu bulup görmek ümidinde olur. Halbuki gecesi sakit ve sakin, sessiz ve sadasız bir gece olduğundan, o adamla bir sağırın arasında fark kalmaz. Bu cihetten ümidinin kesik olduğuna işaret eden Kur’an-ı Kerim kelimesini demiştir.
İkincisi: Eğer çağırıp yardım isterse, belki bir işiten olur da onun kurtulmasına gelir diye bir ümit besleyebilir. Fakat gecesi sağır olduğu için, dilli, dilsiz birdir. Bu recasını da kesmek için denilmiştir.
Üçüncüsü: Gideceği cihetin yolunu tahminen tayin etmek ve görmek için bir alamet, bir ateş, bir yıldız arar, müteselli olur. Halbuki gecesi öyle zulmetlidir ki, gözlü gözsüz bir olur. O adamın bu emelini söndürmek için denilmiştir.
Dördüncüsü: O beladan kurtulup rücu etmek için var kuvvetiyle çalışmaktan maada bir çare kalmadığını görür görmez, kuvvetine güvenir, ümitvar olur. Halbuki zulmet her taraftan o adamı öyle ihata etmiştir ki, o adam bütün kuvvetiyle çalıştığı halde kurtuluş imkanını bulamaz. Kendi su-i ihtiyarıyla bataklığa giren ve bir daha çıkması mümkün olmayan bir hayvan gibi, o zulmet içinde kalır. Evet, çok şeyler var ki, insan ihtiyarıyla girer, fakat çıkması mümteni olur. İnsan onu bırakır, fakat o insanı bırakmaz. İşte onların şu vaziyetlerine karşı -1- denilmiştir ki, o musibetten kurtulup rücularına bir çare kalmadığına ve son ümitlerinin de kesildiğine binaen, vahşet, yeis ve korkular içinde kaldıklarına işarettir.
Cümlelerin hey’etlerine gelince:
-2- cümlesi, nüktelere bir define hükmündedir. Şöyle ki:
Lisanlarda deveran eden ve beynennas garip ve acip şeylerde kullanılan ve "hikmetü’l-avam" ve "felsefetü’l-umum" ile anılan kelimesi, münafıkların vaziyetleri bir ağruba ve kıssaları bir acube olduğuna işarettir. Bu işaretten, onların sıfatları üstünde nefretin, lisanları üstünde lanetin ilelebed darb-ı mesel gibi deveran etmek şanında olduğuna bir remiz vardır.
Sual : Teşbihi ifade eden her iki mesel arasındaki ’in hazfı belağatçe daha makbul olduğu halde, niçin burada hazfedilmemiştir?

1 Onlar geri de dönemezler.

2 Onların hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumu gibidir.