hayattar küreleri ihata eden nesimi küreleri fehmetmiştir. Bir kısım da, seyyarat-ı seb’ayı fehmetmiştir. Bir kısmı da, manzume-i şemsiye içinde esirin yedi tabakasını fehmetmiştir. Bir kısım da, şu bildiğimiz manzume-i şemsiye ile beraber altı tane daha manzume-i şemsiyeyi fehmetmiştir. Bir kısım da esirin teşekkülatı yedi tabakaya inkısam ettiğini fehmetmiştir.
Hülasa: Herbir kısım insanlar, istidatlarına göre feyz-i Kur’an’dan hisselerini almışlardır. Evet, Kur’an-ı Kerim, bütün şu mefhumlara şamildir diyebiliriz.
Birinci cümle
:
-1- Bu cümlenin beş vecihle makabliyle irtibatı vardır:
Birinci vecih: Evvelki ayet, vücut ve hayat nimetlerine işarettir. Bu ayet, beka ve bekanın esbab ve levazımatına işarettir.
İkinci vecih: Kur’an-ı Kerim, vakta ki evvelki ayetle beşer için mertebelerin en yükseği olan rücuu ispat etti, samiin zihnine şöyle bir sual geldi: "Pu zelil insanların bu yüksek mertebeye liyakatleri nereden gelmiştir?" Kur’an-ı Kerim, bu cümle ile o suali şöylece cevaplandırmıştır: "Bütün dünya dest-i itaat ve teshirine verilen insanın, elbette Halıkının yanında büyük bir mevkii vardır."
Üçüncü vecih: Evvelki ayet beşer için haşir ve kıyametin vücuduna işaret etmesi, samice güya "Beşerin ne kıymeti vardır ki onun saadeti için kıyamet kopacak?" diye varit olan sual, bu ayetle, "Arz bütün müştemilatiyle istifadesi için yaratılan ve bütün enva, itaat ve emrine verilen insan, netice-i hilkattir. Elbette ve elbette onun saadeti için kıyamet kopacaktır" diye cevaplandırılmıştır.
Dördüncü vecih: Evvelki ayet, kıyamette esbab ve vesaitin ortadan kalkmasıyla, insanın mercii yalnız Cenab-ı Hakka münhasır kalacağına işaret etmiştir. Bu ayet ise, dünyada da insanın merci-i hakikisi Cenab-ı Hakka münhasır olduğunu söylüyor. Zira esbab ve vesaitin arkasında, kudretin şuası görünür; tesir Onundur, esbab ise perdedir.
Beşinci vecih: Evvelki ayet, saadet-i ebediyeye işarettir. Bu ayet de, saadet-i ebediyenin insana verilmesini iktiza eden ve sebep olan Cenab-ı Haktan sebkat etmiş fazl ve in’ama işarettir ki, kendisine arzın müştemilatı ihsan edilmiş insanın, elbette saadet-i ebediyeye liyakatı vardır.
-2-
Bunun makabliyle cihet-i irtibatı dörttür:
Birinci cihet: Arz ve sema, tev’em, yani ikizdirler; birbirinden ayrılmazlar. Zikirde, fikirde daima beraber dolaşıyorlar. Bu cümleden evvelki cümlede arz zikredildiği gibi, bu cümlede de sema zikredilmiştir.
1 Yerde ne varsa sizin için ayaratan Odur.
2 Sonra semayı düzenledi...