İşârâtü'l-İ'câz Bakara Sûresinin yirmi dokuzuncu âyetinin tefsiri

Yani, "Muntazam, müstevi; envaı, eczaları mütesavi olarak yarattı."
: Bu zamirin cem’i, semavat olacak maddenin nevilere münkasım olduğuna işarettir.
tabiri, semavat tabakalarının kesretine işarettir ve bu tabakaların teşekkülat-ı arziyenin edvar-ı seb’asıyla sıfat-ı seb’aya münasebettar olduğuna imadır.
: Bu semaların bir kısmı, seyyarat balıklarına denizdir; bir kısmı da sabit yıldızlara mezraadır; bir kısmı da sema çiçekleri hükmünde olan derari yıldızlara bahçe ve bostandır.
-1- : Bu atıf içindir. Halbuki burada atfın tarafeyni arasında münasebet yoktur. Öyleyse, bu münasebeti bulmak için takdire ihtiyaç vardır. Şöyle ki:
-2- "Öyleyse, bu büyük ecramın Halıkı Odur." "Öyle ise o ecramdaki san’atı tanzim, tahkim eden Odur."
İlsakı ifade eden kelimesindeki ilmin, malumdan infikak ve infisalinin mümkün olmadığına işarettir. tamimi ifade eden bir edattır. Burada ifade ettiği tamimden hiçbir şeyin, hiçbir ferdin tahsisi ve daire-i şümulünden ihracı yoktur. Bu itibarla -3- olan kaide-i külliyeyi tahsis ediyor. Çünkü kendisi bu kaidenin şümulünden hariç kalmıştır.
-4- : Bu kelime vacip, mümkin, mümtenie şamildir.
-5- : Yani, zatı ile ilim arasında zaruri, lüzumi sübut vardır.

• • •

1 O, herşeyi hakkıyla bilir.

2 O, herşeye hakkıyla kadirdir.

3 Umumi hiçbirşey yoktur ki bazı hususi durumları olmasın.

4 Şey.

5 Hakkıyla bilir.