hayata mazhariyeti için geçirdiği bu kadar acip ve garip tavırlar, insana, ikinci bir hayatın bu hayattan daha kolay ve daha sehil olduğuna da bir kanaat getirir.
İşte, hayatın mebde ve meade delil olduğu bu hakikatlerden anlaşıldı.
-1- cümlesi,
-2- cümlesine bir delil gibidir; hepsi de birlikte,
-3- ’den istifade edilen inkara delildir.
• Üçüncü mesele:
-4- ukdesini açar. Evet, mevtin de hayat gibi mahluk olduğuna, mevtin idam ve adem-i mahz olmadığına delalet eder. Mevt, ancak, ruhun ceset kafesinden çıkmasıyla tebdil-i mekan etmesinden ibarettir. Ve keza, nev-i beşerde mevcut emarat ve işarat-ı kesireden kat’iyetle anlaşılır ki, insan öldükten sonra birşeyi baki kalır; o şeyi de, ancak ruhtur. Demek, ruhun bekası, hasse-i zatiyedir. Bu hasse-i zatiyenin bir fertte mevcut olması nev’in tamamında mevcut olmasını istilzam etmekle, mucibe-i cüz’iyenin mucibe-i külliye hükmünde olduğuna bir misal teşkil ediyor. Binaenaleyh, mevt, hayat gibi bir mucize-i kudrettir. Yoksa, hayat şartları bulunmadığından ademin dairesine girmiş değildir.
Sual
: Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dahil edilmiştir?
Cevap
: Evvela: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünkü nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vacibin mukaddemesi vacip, haramın mukaddemesi haramdır.
Saniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh, ruh, ceset kafesinden çıkarsa necat bulur.
Salisen: Ölüm olmasaydı, küre-i arz nev-i beşeri istiab edemezdi ve nev-i beşer müthiş perişaniyetlere maruz kalırdı.
Rabian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekalif-i hayatiyeye kadir olamaz, daima ölümünü isterler.
İşte bunun için, ölüm nimettir.
• Dördüncü mesele:
ukdesinin beyanındadır.
Evet, bu hayat, ikinci hayattır ki, ölümden sonra, haşirden evvel vukua gelir. Demek, hayat-ı
1 O size hayat verdi.
2 Sonra yine hayat verecektir.
3 Nasıl?
4 Sonra O sizi öldürecektir.