İşârâtü'l-İ'câz Bakara Sûresinin yirmi üç ve yirmi dördüncü âyetlerinin tefsiri

meselelerde veyahut zamanın kabiliyeti olmayan noktalarda, bir fezleke ile icmal etmiştir. Yani, esasları vaz etmiş, fakat o esaslardan alınacak hükümleri veya esasata bina edilecek füruatı akıllara havale etmiştir. Böyle bir şeriatın ihtiva ettiği fenlerin üçte biri bile, şu zaman-ı terakkide, en medeni yerlerde, en zeki bir insanda bulunamaz. Binaenaleyh, vicdanı insaf ile müzeyyen olan zat, bu şeriatın hakikatinin bütün zamanlarda, bilhassa eski zamanda, takat-i beşeriyeden hariç bir hakikat olduğunu tasdik eder.
Evet, zahiren İslamiyet dairesine girmeyen düşman filozofları bile, bu hakikati tasdik etmişlerdir. Ezcümle, Amerikalı filozof Carlyle, Alman edib-i şehiri Goethe’den naklen, Kur’an’ın hakaikine dikkat ettikten sonra, "Acaba İslamiyet içinde alem-i medeniyetin tekemmülü mümkün müdür?" diye sormuştur. Yine bu suale cevaben demiştir ki:
"Evet. Muhakkikler, şimdi o daireden istifade ediyorlar."
Yine Carlyle demiştir ki: "Hakaik-ı Kur’aniye tulu ettiği zaman, ateş gibi bütün dinleri yuttu. Zaten bu onun hakkı idi. Çünkü, Nasara ve Yahudilerin hurafelerinden birşey çıkmadı." İşte bu filozof, ilaahir olan ayet-i kerimenin mealini tasdik etmiştir.
HAŞİYE
Sual : Gerek Kur’an-ı Kerim olsun, gerek tefsiri olan hadis-i şerif olsun, her fenden, her ilimden birer fezleke almışlardır. Bir kitap veya bir şahsın yalnız fezlekeleri ihata etmekle harika olması lazım gelmez. Bir şahıs, pek çok fezlekeleri ihata edebilir.
Cevap : Bahsettiğimiz fezleke, sellemehüsselam fezlekeler değildir. Ancak, hüsn-ü isabetle, münasip bir mevkide ve münbit bir yerde, işitilmemiş çok işaretleri tazammun etmekle istimal ve zer edilen fezlekelerdir. Kur’an veya hadisin aldıkları fezlekeler, bu kabil fezlekelerdir. Bu kabil fezlekeler, tam bir meleke ve ıttıladan sonra hasıl olabilir ki, herbir fezleke, me’hazı olan fen veya ilmin hükmünde olur. Bu ise, bir şahısta olamaz.
Aziz arkadaş! Bu meselelerde yazılan muhakemelerin neticesi olarak şu gelen kaideleri de koynuna koy, sana lazım olur.
1. Bir şahıs, çok fenlerde ihtisas sahibi olamaz.
2. İki şahıstan sudur eden bir söz, istidatlarına göre tefavüt eder. Yani birisine göre altın, ötekisine nazaran kömür kıymetinde olur.
3. Fünun, fikirlerin birleşmesinden hasıl olup, zamanın geçmesiyle tekamül eder.
4. Eski zamanda nazari olup, bu zamanda bedihi olmuş olan çok meseleler vardır.

Kuranın mislinden bir süre yapınız. Eğer bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız-öyle bir ateşten sakınınız ki... (Bakara Suresi: 23-24)

HAŞİYE
Kırk sene sonra neşrolan Risale-i Nur’da Carlyle, Goethe ve Bismarck gibi, kırk meşhur filozofların tasdikleri beyan edilmiş. İnşaallah bu kitabın zeylinde dahi yazılacak.