Nekre olarak
-1- kelimesinin zikri, tamim içindir. Yani, hangi raybınız varsa, cevap birdir; herbir raybınıza karşı mahsus bir cevap lazım değildir. Hangi çareye başvurursanız, alacağınız cevap, Kur’an’ın i’cazıdır. Evet, bir çeşme başında su içip tatlılığını anlayan bir adam, bütün o çeşmeden teşaub eden arkları tecrübe etmeye hakkı yoktur; zira menbaı birdir. Kezalik, bir surenin muarazasından aciz kalan adamın, bütün Kur’an’ı tecrübeye hakkı yoktur. Çünkü Katip birdir.
’daki
beyanı ifade ettiğinden,
-2- kelimesinin takdirini ister. Takdir-i kelam,
-3- olsa gerektir.
-4- tabirinden anlaşılır ki, onların şüphelerinin menşei nüzul sıfatı olup, kat’i cevapları da, ispat-ı nüzuldür. Tedricen, yani ayet ayet, sure sure, hadiselere göre nüzulü ifade eden tef’il babından
kelimesinin, def’aten nüzule delalet eden if’al babından
-5- kelimesine tercihan zikredilmesi, onların, davalarında "Niçin Kur’an def’aten nazil olmamıştır?" diye delil getirdiklerine işarettir.
-6-
Abd lafzının nebi veya Muhammed (a.s.m.) lafızlarına cihet-i tercihi; abd tabiri, Peygamber Aleyhissalatü Vesselamın azametine ve ibadetin ulüvv-ü derecesine işaret olduğu gibi,
-7- emrini tekittir ve Resul-i Ekrem hakkında varit olan vehimleri def etmektir ki, o zat bütün insanlardan ziyade ibadet yapmış ve Kur’an’ı okumuştur.
-8-
Bu emir, taciz içindir. Yani emirden maksat, muhataptan birşey talep değildir. Ancak, başlarına vurmakla muarazaya, tecrübeye davet etmektir ki, aczleri meydana çıksın.
1 Şüphe.
2 Birşey hakkında.
3 İndirdiği şey hakkında şüphede iseniz...
4 Ayet ayet, sure sure indirdik.
5 Bir defada indirdik.
6 Kulumuza.
7 İbadet ediniz.
8 Getiriniz.