Kastamonu Lâhikası Küçük Hüsrev Ve Feyzi'nin Bir İstihracıdır

seksen müdakkiklerin nazarında saklanan ve sathî ve inâdî nazarına göre, bir içtihadî yanlışını görüyor zannıyla galiz tabirlerle zemmetmek, elbette bu asırda, bu memlekette Kur’an-ı Mucizü’l-Beyânın kasten işaretine medar olabilir azim bir hadisedir. Bence, Kur’an’ın, nasıl ki her sûre ve bazan bir ayet ve bazan bir kelime bir mucize olur; öyle de, bu ayetin tek bir işareti, ihbar-ı gayb nev’inden bir lem’a-i i’câziyedir. Bu ayetin bu işareti, bu asırda, Risale-i Nur şakirtlerinin hakkındaki gıybete baktığına üç emare var.
Birincisi: Birinci Şua olan İşârât-ı Kur’aniye risalesinde, Risale-i Nur’a ve tercümanına da işaret eden beşinci ayet olan *. gayet kuvvetli karinelerle kelime-i kudsiyesi cifir ve ebced hesabıyla ve üç cihet manasıyla Said Nursî’ye tevafuk etmesidir.
İkinci emare: ila ahir... ayetin makam-ı cifrîsi ve riyazîsi bin üç yüz altmış bir etmesidir ki, aynı tarihte o acip hadise oldu.
Üçüncü emare: İhtiyarım haricinde, beş vecihle zemmi zemmeden ve Mucizane gıybetten altı cihetle zecreden ayeti karşımda kendini gösterip temessül eyledi. Mânen "Bana bak" dedi. Ben de baktım, birden tesbihat içinde gördüm ki, bin üç yüz elli birden, ta bin üç yüz altmış bir tarihini gösterdi. Halimize baktım; perde altında elli birden, ta altmış bire kadar Risale-i Nur medet beklediği İstanbul âfâkında, perde altında bir nevi taarruz bulunmuş ve altmış birde birden patlamasıdır.
Tahlil: , bin yüz, yüz, üçüncü yüz, otuz, dördüncü on, beş bir ile beraber on, ahirdeki "tenvin" vakfen elif olduğu için, yekûnu bin üç yüz elli bir, aslı yâ-i müşeddede olduğundan, bin üç yüz altmış bir eder.
HAŞİYE
• • •

HAŞİYE
Bu ayet, bizi şiddetle gıybetten men ettiğinden, bizi gıybet edenleri unutmalıyız, medâr-ı gıybet etmemeliyiz. İnşaallah, daha tekerrür etmeyecek.

* "Ölü iken iman ile diriltip nura kavuşturduğumuz ve halk içinde o nur ile doğru yolda yürüyen kimse..." En’âm Sûresi, 6:122.