Yunan’a galebesinden neşe alan ehl-i îmânın kuvvetli efkân içine gâyet müthiş bir zındıka fikri girmek üzere iken, o zındıka mefkûresinin başını dağıtmak gâyesiyle Ankara’da Arapça olarak tab’ edilmiş olan bu risâlenin, sonra aynen Türkçeye tercüme edildiğini hatırlatır.
MUKADDİME
İnsanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmâm eden ve ehl-i îmanın bilmeyerek istimâl ettikleri kelimelerin en mühimlerinden üç tanesini beyân eder.
Birinci Kelime: "Evcedethü’1-esbâb," yani, "Esbâb-ı âlem îcâd ediyor.
İkinci Kelime: "Teşekkele binefsihî," yani, "Kendi kendine oluyor."
Üçüncü Kelime: "İktezathü’t-tabiat," yani, "Tabiat iktizâ edip yapıyor." Bu üç dehşetli kelimelerin, lâakal doksan muhâlâtı tazammun eden üçer muhâlden dokuz muhâl ile, açtıkları üç yolu tamamen kapayarak, dördüncü yol olan "tarîk-ı Vahdâniyet" ile, bilcümle mevcudât, bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretiyle vücut bulduğunu, hakikî ve letâfetli temsilleriyle ispat eder.
BİRİNCİ KELİME
"Evcedethü’l-esbâb." Teşkil-i eşya, esbâb-ı âlemin içtimâıyla vücut bulmasının pek çok muhâlâtından üç tanesini zikreder.
Birincisi: "Herhangi bir zîhayatın îcâdı Vâhid-i Ehade verilmeyip esbabdan talep edilse, bir eczahâne-i kübrâda mevcut kavanozların içindeki maddelerin garip bir tesadüf eseri veya esen rüzgârlann kavanozları çarpıp devirerek içindeki maddelerin akması ve bir yere toplanması" temsiliyle gösterilen, vücud-u eşyayı esbâba vermek îtikâdının hadsiz muhâliyetini beyân eder.
İkinci Muhal: Mevcudattan bir sineğin inşâsı Vâcibü’1-Vücuda verilmeyip, "Esbâb-ı âlem yapıyor" denilse, kâinatın ekserîsiyle alâkadar olan bu sineğin herbir zerresini gözüne, kulağına, kalbine ve cesedine yerleştirmek için, erkân-ı âlemi ve anâsır ve tabâyü, usta gibi, o sineğin hem zâhirinde, hem bâtınında çalıştırmak lâzım geliyor. Bu muhâl, Sofestâîleri dahi, eblehâne meslekleri içinde utandırıyor.
Üçüncü Muhal: "Bir vâhidin vahdeti varsa, herhalde bir elden sudûr ettiği" kaidesiyle, şu mükemmel intizam ve şu hassas mîzan ve şu câmi hayata mazhar olan bir mevcud, eğer Vâhid-i Ehadin bir masnûu kabul edilmezse; câmid, câhil, kör, sağır, şuursuz, karma karışık hadsiz esbâbın karıştırıcı elleri arasında inşâ edildiği ve nihayetsiz imkânat yollan içinde gâyet mükemmel ve nihayet hassas ve câmi bir hayata mâlik olarak vücudu kabul edilse, yüzler muhâli birden kabul etmek imkânsızlığını ve eşekleri dahi eşeklikleri içinde güldürecek derecede akıldan uzaklığını gösterir.