gittiğini ve tesettürü fıtrî görmediğinden, "bir esârettir" deyip, dinsizcesine bir suâline karşı, Kur’ân-ı Hakîmin bu hükmü tam yerinde olup, belki esâret olmayıp, tesettürün fıtrî olduğunu çok tecrübe ve misallerle izah ve ispat edip, onları iskât ve tesettüre katî emrediyor.
BİRİNCİSİ
Kadınların fıtratı tesettürü iktizâ ediyor. Çünkü, hilkaten zaîfe ve nâzik olduğundan, kendi hayatından ziyâde çocuklarını himâyeye fıtraten bir meyli bulunduğundan, onu himâye edene karşı kendini güzel göstermek ve nefret ettirmemeye ve ittihâma mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli bulunduğunu; hem kadınların ondan altısı ya ihtiyar, ya çirkin olmak cihetiyle, çirkinliğini herkese göstermek istemediğini; hem güzellerden kendini göstermekten sıkılmayanlar, ancak ondan bir iki olup, diğerleri ise, pis ve şehevânî ve sakîl insanlann nazarlarından istiskal ettiğinden, kendini göstermek istemediğini; ve Kur’ân-ı Hakîmin tesettüre emri fıtrî olmakla beraber, o nâzik ve zaîfeyi, bir refika-i ebediye olabilmesi için, tesettürle zâhiri ve bâtınî zilletten ve mânevî bir esâretten kurtarıyor diye gâyet güzel bir cevapla gaddar medeniyeti iskât ediyor.
İKİNCİ HİKMET
Erkek ve kadın arasında şiddetli bir muhabbet, yalnız bu hayat-ı dünyeviyenin ihtiyâcından ileri gelmediğini; belki ebedî bir hayatta ciddî bir arkadaş olmak için, o muhabbeti âhir ömre kadar devam ettiği ve etmesi lâzım geldiği cihetle, o kadının, ebedî arkadaşı olan kocasının ebedî arkadaşlığından mahrum kalmamak için tesettürü katiyen ve fıtraten iktizâ ettiğini; ve sefih, gaddar medeniyetin "gayr-ı fıtrî ve esârettir" demelerini iskât etmekle beraber, tesettüre katî emrediyor.
ÜÇÜNCÜ HİKMET
Âile saâdeti, kadın ve koca mâbeyninde bir emniyet-i mütekâbile ve samîmi bir muhabbetle devam ettiğini; ve tesettürsüzlük, o emniyet ve muhabbeti bozduğunu ve kırdığını; ve açık saçık kadının ondan bir tanesi, kocasından daha iyisini gönnediğinden, kendini başkalara göstermek istemediğinden ve yirmi adamdan ancak bir tanesi karısından daha güzelini görmediğinden, açık saçıklık ve ·hayvânî nazarlar o emniyet ve muhabbeti kırdığını; hattâ o hayvânî, süflî ve pis görünmek, akrabâlık misillü olanda dahi o emniyeti kırdığını; ve o çıplak bacakla görünüş, akraba misillü olanda dahi o emniyeti kırdığını; ve o çıplak bacakla görünmesi, akrabânın mahremiyeti dahi gayr-ı mahrem olduğunu, gâyet katî bir sûrette ispat eder.
DÖRDÜNCÜ HİKMET
Kesret-i nesil her cihetle matlup olup, her millet ve her hükûmet buna taraftar olduğu, hattâ Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,