YİRMİ DÖRDÜNCÜ DEVÂ
Mâsum çocuklara ve mâsum gibi ihtiyar hastalara bakan ve hizmet edenlerin hakkında uhrevî büyük bir ticaret olduğunu ve o nâzik çocuklann hastalıkları, ileride hayat-ı dünyanın dağdağalarına tahammül için birer şırınga-i Rabbâniye olduğunu ve o şırıngalardan gelen sevap ve ücret, onlara bakanların ve bilhassa validelerinin defter-i a’mâline yazıldığını ve bu hakîkatin ehl-i hakîkatçe muşhûd olduğunu ve bilhassa ihtiyar peder ve valide ve akrabâ gibi ihtiyarlann duâlarını almak, âhiretin saâdetine medâr olduğunu ve onlara bakanların da, ileride kendi evlâtlarından aynı vaziyeti göreceğini ve bakmadıkları cihetle, neticede azâb-ı uhrevî olduğu gibi, dünyaca da çok felâketlere mâruz kaldıkları ve kalacakları vukuât ile sâbit olduğunu ve akrabâsı olmazsa bile, yine onlara bakmak İslâmiyetin iktizâsından olduğunu gâyet katî ispat eder.
YİRMİ BEŞİNCİ DEVA
Bütün hastalıkların gâyet nâfi ve mânevî bir devâsı ve hakikî ve kudsî bir tiryâkı ise, îmânın inkişâfı olduğunu; tevbe ve istiğfar ve namaz ve ubûdiyet ile, o tiryâk-ı kudsî olan îmân ve îmândan gelen ilâcın istimâl edilmesi lâzım olduğunu; ehl-i gafletin zevâl ve firak darbeleriyle yaralanan mânevî büyük dünyalarını tedâvisi, kudsî bir tiryak olan îmânın şifâ vermesiyle yaralardan kurtulacaklarını ve o îmân ilâcının tesiri ise, ferâizi yapmak ile olduğunu ve sefâhet ve hevesât-ı nefsâniye ve lehviyât-ı gayr-ı meşrûa, o tiryâkın tesirini men ettiğini göze gösterip, gâyet katî bir sûrette izah ve ispat eder.
Hâfız Mustafa (r.h.)
Yirmi Altıncı Lem’a
Yirmi Altıncı Lem’a, Yirmi Altı Ricâdır.
BİRİNCİ RİCÂ
Herşeyin aslı, nûru, ziyâsı, menbâı, mâdeni, çeşmesi îmân olduğunu; herşeyden evvel o kudsî, münezzeh, muallâ nûru kazanmaya çalışmak lâzım geldiğini beyân eden, kıymetli, îcâzlı bir ricâdır.
Kâf hâ yâ ayn sâd. · Bu âyetler, kulu Zekeriyâ’ya Rabbinin rahmetini hatırlatmadır. · Hani o Rabbine gizlice niyaz etmişti. · Ve demişti ki: "Ey Rabbim, artık benim kemiklerim yıprandı, başım beyaz kılların aleviyle tutuştu. Sana ettiğim duâlarımda da ey Rabbim, ben hiç mahrum kalmadım " (Meryem Süresi:1-4.)