ÜÇÜNCÜ NÜKTE
âyetinin bir nüktesi ve "Hakem" İsm-i Âzamının bir cilvesi olup, Beş Nokta ile izah edilmiştir.
Birinci Nokta : İsm-i Hakemin tecellî-i âzamı şu kâinatı öyle bir kitâb-ı kebir hükmüne getirmiştir ki, o kitâb-ı kebîrin zemin yüzü, bir sahifesi; ve her müzeyyen bahçe, bir satırı; ve her süslü çiçeği ve yapraklı ağacı, bir kelimesi sûretinde halk etmiştir. O halde, şu kâinat baştan başa Hakîm-i Zülcelâlin eserleriyle süslenmiş. Hem Kendi sanatını Kendisi müşâhede edip, hem de nâmütenâhi gözlerle birbirine baktıran; ve birbiri içinde çok deliller ve vecihlerle Nakkâşının vücuduna şehâdet eden ve dâimâ mîzan ve intizam içinde tazelenen; ve her küçük bir çekirdekte koca bir ağacı derc eden; ve herbir ağaçta koca kâinatın fihristesini yerleştiren; ve her bahar sahifesini murassâ nişan ve münakkaş hediyelerle süsleyip huzurunda resm-i geçit ettiren; ve her an bu masnûâtının lisânıyla medh ü senâsını teganni ettiren bu azametli ve hikmetli kudrete, hangi tesadüfün haddi var ki, parmak uzatabilsin?
İkinci Nokta
: İki Meseledir.
BİRİNCİ MESELE: Nihayet kemâlde bir cemâl ve nihayet cemâlde bir kemâl, kendini görmek ve göstermek istemesine ve tanıttınp sevdirmesine mukâbil, îman ile Onu tanımayı ve ubûdiyetle kendini Ona sevdirmeyi ders veriyor.
İKİNCİ MESELE: Bütün kuvvetiyle şirki reddedip kabul etmeyen bu hikmetli intizâm-ı mükemmel, hem vahdeti, hem istiklâl ve infirâdı iktizâ ettiğini izah etmekle beraber, koca kâinatı umum ahvâl ve keyfiyâtıyla mîzân-ı adl ve nizâm-ı hikmetinde tutan bir Kadîr-i Mutlaka şirk ve küfür ile acz isnâd etmek ne kadar büyük bir hatâ ve Tevhid ile îmân etmek, ne kadar doğru, hak ve hakîkatli bir mukâbele olduğunu bildiriyor.
Üçüncü Nokta
: Sâni-i Kadîr, ism-i Hakem ve Hakîmi ile, kâinatta en ziyâde hikmetlere medar ve mazhar kıldığı insanı bir merkez, bir medar hükmünde yaratmış. Ve insan dâiresi içinde de, rızkı bir merkez hükmüne getirmiş. Insanda şuur ve rızıkta zevk vasıtasıyla ism-i Hakemin parlak bir sûrette cilvesinin göründüğünü; ve yüzer fenlerden herbir fennin bir cihette ism-i Hakemin cilvesini târif ettiğini (meselâ fenn-i tıp, fenn-i kimya, fenn-i ziraat, fenn-i ticaret ve hâkezâ...); bu fenlerin herbirisinin katî şehâdetleriyle, ihtiyar ve irâde, kasd ve meşîeti gösteren bu hadsiz intizâmât ve hikmetleri o Sâni-i Hakîm umum kâinata verdiği gibi, en küçük bir zîhayatta ve en küçük bir çekirdekte dahi derc etmesiyle, Zât-ı Akdesinin fâil-i muhtar olduğunu; ve herşey Onun emriyle
İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle çağır. (Nahl Sûresi:125.)