kâinatın Sâni-i Hayy-ı Kayyûmu, hadsiz nimetleriyle Kendini zîhayatlara bildirip sevdirmesine mukâbil zîhayatlardan teşekkür istemesi ve sevmesine mukâbil sevmelerini ve kıymettar sanatlarına karşı medh ü senâ etmelerini istediğini; ve herbir zîhayatın hayatı doğrudan doğruya, vasıtasız olarak Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun dest-i kudretinde olduğunu bildiriyor.
Dördüncü Remiz
: Hayat, îmânın altı erkânı olan
rükünlerine bakıp ispat ettiğini o kadar lâtif bir tarzda ders veriyor, izah ediyor ki, o belâgat-i ifade, insanı hayran ediyor.
Beşinci Remiz
: Birinci Remzin on altıncı hassasında zikredilen, hayat birşeye girdiği vakit o cesedi bir âlem hükmüne getirdiğini; cüz’ ise küll gibi, cüz’î ise küllî gibi bir câmüyet verdiğini, çok güzelliklerle, gâyet şirin bir tarzda izah ediyor. Hem hâtimesinde, İsm-i Âzam bazı evliyâ için ayrı ayrı olduğunu beyân ediyor.
ALTINCI NÜKTE
Kayyûmiyet-i İlâhiyeye bakan âyetlerin bir nüktesine ve Kayyûm İsm-i Âzamının bir cilve-i âzamına, muhtasar olarak Beş şuâ ile işaret eder.
Birinci Şuâ
: Bu kâinatın Hâlık-ı Zülcelâli bizâtihî kayyûmdur, dâimdir, bâkîdir. Bütün eşya Onun kayyûmiyetiyle kâimdir, devam eder, vücudda kalır, bekâ bulur. O nisbet-i Kayyûmiyet bir an kesilse, bütün eşya birden mahvolur. şerîki ve nazîri yoktur. Maddeden mücerred, mekândan münezzeh, tecezzî ve inkısâmı muhâl, tegayyür ve tebeddülü mümteni’, ihtiyaç ve aczi imkân haricinde bir Zât-ı Akdesin bir kısım cilvelerini, bir kısım ehl-i dalâlet kimseler, zerrattaki tahavvülât-ı muntazama içinde hissettikleri hayretengiz hallâkıyet-i İlâhiyenin ve kudret-i Rabbâniyenin cilve-i âzamının nereden geldiğini bilemediklerinden ve kudret-i Samedâniyenin cilvesinden gelen umûmî kuvvetin nereden idare edildiğini anlayamadıklarından, madde ve kuvveti ezelî tevehhüm etmeleriyle açtıkları inkâr-ı Ulûhiyet mesleklerindeki yollarının içyüzünü gösteren ve hak ve hakîkat mesleğinin letâfetli yüzünü sırr-ı Kayyûmiyetin tecellî-i âzamıyla izah edip, bütün güzelliğiyle meydana çıkaran gâyet dakik ve çok amîk ve pek geniş bir ifade ile, tabüyyun ve maddiyyun mesleklerini iptal edip, onları techil eden ve utandıran âlî bir beyândır.
İkinci Şuâ
: İki Meseledir.
BİRİNCİ: Had ve hesapsız ecrâm-ı semâviyenin, nihayetsiz derecede intizam ve mîzan içinde, sırr-ı Kayyûmiyetle kıyam ve bekâ ve devamları ve
Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve kadere îman ettim.