Lem'alar Fihrist

emr-i kün feyekûn’dan gelen emirlere kemâl-i inkıyadları ism-i Kayyûmun âzamî cilvesine bir ölçü olduğu gibi, herbir zîhayatın cesedini teşkil eden zerrelerin, o cesedin her âzâsında o âzâya göre toplanmaları ve sel gibi akan ve fırtınalar içinde çalkanan unsurların dağılmayarak o cesedde muntazaman durmaları ve o emr-i İlâhiyeye inkıyadlan, sırr-ı Kayyûmiyeti ilân eden hadsiz diller olduğunu beyân eder.
İKİNCİ MESELESİ: Eşyanın sırr-ı Kayyûmiyetle münâsebettar faide ve hikmetlerine işaret eden pek çok envâından üç nev’ine işaret eder.
· Birinci Nevi: Eşyanın kendisine ve insana ve insanın maslahatlarına bakar.
· İkinci Nevi: Hem umum zîşuurun mütalâasına bakar, hem Fatırının esmâsını bildiren birer âyet ve birer kaside olduğunu hadsiz okuyuculanna ifade etmesine bakar.
· Üçüncü Nevi: Doğrudan doğruya Sâni-i Zülcelâle bakar. İşte bu üçüncü nevîde bir saniye kadar yaşamak kâfi olmakla beraber,
-1- âyetinin işaretiyle, kayyûmiyet-i İlâhiye, hadsiz ecrâma ve nihayetsiz zerrâta nokta-i istinat olduğunu ve bilcümle mevcudâtın keyfiyat ve ahvâlinde binler silsilelerin uçları, -2- işaretiyle, sırr-ı Kayyûmiyete bağlı bulunduğunu iş’âr eder.
Üçüncü Şuâ : Hallâkıyet-i Ilâhiye ve fa’âliyet-i Rabbâniye içindeki sırr-ı Kayyûmiyetin bir derece inkişâfına işaret eden mukaddimelerin birincisi, zaman seylinde mütemâdiyen çalkanan ve göz açtırmadan, nefes aldırmadan âlem-i şehâdetten âlem-i gayba gönderilen bu mahlûkatın, bu hayret verici seyahat ve seyrânı, üç mühim şubeye aynlan hadsiz ve nihayetsiz bir hikmetten ileri geliyor.
BİRİNCİ ŞUBESİ: Faâliyetin herbir nev i, cüz î olsun, küllî olsun, bir lezzeti netice vermesi sırrıyla-tâbirde hatâ olmasın-Zât-ı Hayy-ı Kayyûmda bulunan bir aşk-ı lâhûtînin ve bir muhabbet-i kudsiyenin ve bir lezzet-i mukaddesenin şuûnâtı, hadsiz faaliyetle ve nihayetsiz hallâkıyetle kâinatı mütemâdiyen tazelendirip çalkalandırdığını;
İKİNCİ ŞUBESİ: Herbir cemâl ve hüner sahibi, kendi cemâlini ve hünerini sevmesi ve teşhir edip ilân etmesi kaidesiyle, Cemîl-i Zülkemâlin bin bir

1 Gökleri, gördüğünüz gibi hiçbir direk olmaksızın yükseltti. (Ra’d Sûresi: 2.)