DÖRDÜNCÜ REMİZ
Mevcudâtın mütemâdiyen tebeddül ve tegayyür etmeleri; birtek sahifede, her dakikadâ ayrı ayrı ve mânidar mektupları yazmak nevinden, sahife-i kâinatta esmâ-i İlâhiyenin cilveleriyle yazılan cemÂl ve celÂl ve kemÂl-i İlâhiyenin hadsiz âyâtını, mahdut sahifelerde de hadsiz bir sûrette yazıldığını ispat eder.
BEŞİNCİ REMİZ
İki Nükte-i mühimmedir.
Birisi: Vâcibü’I-Vücuda intisâbını îman ile hisseden adam, hadsiz envâr-ı vücuda mazhar olduğunu ve hissetmeyen, nihayetsiz zulümât-ı ademe ve Âlâm-ı firâka mâruz bulunduğunu gösterir.
İkinci Nükte: Dünyanın üç yüzü bulunduğunu, zâhir yüzünde zevÂl, firak, mevt ve adem var; fakat esmâ-i İlâhiyenin âyinesi ve âhiretin mezraası olan iç yüzlerinde, zevÂl ve firak, mevt ve adem ise, tazelenmek ve teceddüddür ve bekânın cilvelerini gösteren bir tavzif ve terhistir.
BU MEKTUBUN İKİNCİ MAKAMI
Bir Mukaddime ile Beş İşarettir.
MUKADDİME: Hallâkıyet ve tasarrufât-ı İlâhiyeden gâyet azîm bir hakîkati, muazzam ve muhteşem kânunlarla beyân ediyor. Meselâ, bir kuşun tüylü libâsını değiştiren Sâni-i Hakîm, aynı kânunla kâinatın sûretini Kıyâmet vaktinde ve Âlem-i şehâdetin libâsını haşirde o kânun ile değiştirir.
Hem bir ağacın ne kadar meyveleri ve çiçekleri bulunuyor; herbir çiçeğin o kadar gâyeleri, herbir meyvenin o kadar hikmetleri bulunduğunu gösterir.
Beş İşaret ise: Eşya, vücuddan gittikten sonra verdikleri ehemmiyetli beş netice îtibârıyla, bir vecihle mâdum iken, beş vecihle mevcud kalıyor. Şöyle ki:
Herbir mevcud, vücuddan gittikten sonra, ifade ettiği mânÂlar ve arkasında bâkî kalan hüviyet-i misÂliyesi, Âlem-i misÂlde mahfuz kalır. Hem hayatının etvârıyla "mukadderât-ı hayatiye" denilen sergüzeşte-i hayatiyesi, Âlem-i misÂlin defterlerinden olan Levh-i MisÂlîde yazılır. Ruhânîlere, dâimî mevcud bir mütÂlaagâh olur. Hem, cin ve insin amelleri gibi, âhiret pazarına ve Âlem-i âhirete gönderilecek mahsülâtı bâkî kalır. Hem, etvâr-ı hayatiyeleriyle ettikleri envâ-ı tesbihât-ı Rabbâniye bâkî kalıyor.