Yirmi Altıncı Mektub
-1-
sırrına dâir "Hüccetü’1-Kur’ân Ale’ş-Şeytan ve Hizbihî" nâmiyle, İblis’i ilzam ve ehl-i tuğyânı iskât eden gâyet mühim bir Mektubdur. Bu Mektubun Dört Mebhası var.
BİRİNCİ MEBHAS
Şeytanın en müthiş hücumunu defetmekle, şeytanı öyle bir sûrette ilzam eder ki; içine girerek saklanıp vesvese edecek bir yer bırakmıyor. Ve o kadar kuvvetli delâil-i akliye ile ve katî bürhanlarla şeytanı ve şeytanın şâkirtlerini ilzam eder ki, şeytan olmasa idiler îmâna gelecektiler. Fakat, maatteessüf şeytan-ı cin ve insin, gâyet çirkin dâvÂlarını desîselerini bütün bütün ibtÂl ve defetmek için, farazî bir sûrette onların çirkin fikirlerini zikredip öyle ibtÂl ediyor. Meselâ der ki: "Eğer farazâ dediğiniz gibi, Kur’ân kelâmullah olmazsa, en âdi ve sahte bir kitap olurdu. Halbuki, meydandaki âsârıyla göstermiş ki, en Âlî bir kitaptır." İşte bu gibi farazî tâbirâtın, titreyerek yazılmasına mecburiyet hâsıl olmuştur. Şu Mebhasın âhirinde, şeytanın sûre-i
-2- ’in fesâhat ve selâsetine dâir bir vesvese ve îtirâzını reddediyor.
İKİNCİ MEBHAS
Bir insanda, vazife ve ubûdiyet ve zât îtibârıyla üç şahsiyet bulunduğunu ve o şahsiyetlerin ahlâkı ve âsân bazen birbirine muhÂlif olduğunu beyân eder.
ÜÇÜNCÜ MEBHAS
-3-
1 Şeytandan sana bir vesvese geldiğinde Allah’a sığın. Şüphesiz ki O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla bilendir. (Fussılet Sûresi: 36.)
2 Kaf. Şerefi pek yüce olan Kur’ân’a yemin olsun. (Kaf Sûresi:1.)
3 Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münâsebetleri bilesiniz diye sizi milletlere ve kabîlelere ayırdık. (Hucurât Sûresi:13.)