Ve keza, seni nefsini sevmeye sevk eden esbab:
"1. Bütün lezzetlerin mahzeni nefistir.
"2. Vücudun merkezi ve menfaatin madeni nefistir.
"3. İnsana en karib (yakın) nefistir" diyorsun. Pekala. Fakat, o fani lezzetlere mukabil, lezaiz-i bakiyeyi veren Halıkı daha ziyade ubudiyetle sevmek lazım değil midir? Nefis vücuda merkez olduğundan muhabbete layık ise, o vücudu icad eden ve o vücudun kayyümu olan Halık, daha fazla muhabbete, ubudiyete müstehak olmaz mı? Nefsin maden-i menfaat ve en yakın olduğu sebeb-i muhabbet olursa, bütün hayırlar, rızıklar elinde bulunan ve o nefsi yaratan Nafi’, Baki ve daha karib olan, daha ziyade muhabbete layık değil midir? Binaenaleyh, bütün mevcudata inkısam eden muhabbetleri cem ve muhabbetinle beraber mahbub-u hakiki olan Fatır-ı Hakime ihda etmek lazımdır.
İ’lem eyyühe’l-aziz!
Senin önünde çok korkunç büyük meseleler vardır ki, insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder.
Birisi: Elümdür ki, insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır.
İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.
Üçüncüsü: Emür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, acz-i mutlak gibi elim elemlere maruz kalmaktır. Eyleyse, bu gaflet ve nisyan nedir? Devekuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki Allah seni görmesin. Veya sen Onu görmeyesin. Ne vakte kadar zailat-ı faniyeye ihtimam ve bakiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?
İ’lem eyyühe’l-aziz!
Cenab-ı Hakka hamdler, şükürler olsun ki, mesail-i nahviyeden isimle harf arasındaki manevi farkla çok mühim meseleleri bana öğretmiştir. şöyle ki:
Harf, gayrın manasını izah için bir alet, bir hadim olduğu gibi, şu mevcudat da Esma-i Hüsnanın tecelliyatını izhar, ifham, izah için birtakım İlahi mektuplardır ki, içlerinde yazılı delail, berahin, havarık, mucize-i kudrettir. Mevcudat bu vecihle nazara alınması, ilim, iman, hikmettir. şayet isim gibi müstakil ve maksud-u bizzat cihetiyle bakılırsa, küfran ve cehl-i mürekkep olur.
Ve keza, mesail-i mantıkıyeden "külli" ile "küll" arasındaki farkla rububiyete dair çok meseleleri öğrenmiş bulunuyorum. Cemal ile ehadiyet külliyyün zü cüz’iyat şümulüne dahildir. Celal ile Vahidiyet küllün zü ecza unvanına dahildir.