Sözler Lemeat

Bulutları da yırtmış, bak bu hüdâ dağlarına. Semâvâta ser çekmiş, bak Şeriat cibâline. Nasıl müzeyyen etmiş zeminimizin yüzü gözü.
İşte çıkmalıyız buradan himmet tayyaresiyle. Ziyâ-i nesîm orada, nur-u cemâl orada. İşte buradadır uhud-u tevhid, o cebel-i azîzi.
İşte şuradadır Cûdî-i İslâmiyet, o cebel-i selâmet. İşte Cebelü’l-Kamer olan Kur’ân-ı Ezher; zülâl-i Nil akıyor o muhteşem menbadan. İç o âb-ı lezizi.
-1-
Ey arkadaş! Şimdi hayali baştan çıkar, aklı kafaya geçir. Evvelki iki yolun mağdûb ve dâllîn yolu; hatarları pekçoktur, kıştır dâim güz, yazı.
Yüzde biri kurtulur: Eflâtun, Sokrat gibi. Üçüncü yol sehildir, hem karîb-i müstakîmdir. Zaif, kavî müsâvi; herkes o yoldan gider. En rahatı budur ki: Şehid olmak, ya gàzi.
İşte neticeye gireriz. Evet, dehâ-i fennî-evvelki iki yoldur ona meslek ve mezheb. Fakat hüdâ-i Kur’ânî-üçüncü yoldur onun sırat-ı müstakîmi. İsâl eder o bizi.
-2-

Hakiki bütün elem dalâlette, bütün lezzet imândadır
Hayal libasını giymiş muazzam bir hakikat

Ey yoldaş-ı hüşdâr! Sırat-ı müstakîmin o meslek-i nurânî, mağdûb ve dâllînin o tarîk-ı zulmânî, tam farklarını görmek eğer istersen, ey azîz!
Gel, vehmini ele al, hayal üstüne de bin. Şimdi seninle gideriz zulümât-ı ademe. O mezar-ı ekberi, o şehr-i püremvâtı bir ziyaret ederiz.
Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümât-ı kıt’adan bizi tuttu çıkardı, bu vücuda bindirdi, gönderdi şu dünyaya, şu şehr-i bîlezâiz.
İşte şimdi biz geldik şu âlem-i vücuda, o sahrâ-i hâile. Gözümüz de açıldı, şeş cihette biz baktık. Evvel istîtafkârâne önümüze bakarız.

1 Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan Allah’ın şanı ne yücedir . (Mü’minün Suresi.)
*Dualarımız ise şu sözlerle sona erer. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun . (Yunus suresi 10.Ayetten iktibas)

2 Allah’ım, ’Bizi doğru yola ilet. (Fatiha Suresi .6.) *Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerin ve onlara tabi onlara tâbi olan salih kullarının yoluna ilet ,azabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. Amin. (Fatiha Suresi :7.)