gibi çok âyâtın ifade ettiği ihbarât-ı gaybiyedir ki, aynen doğru olarak çıkmıştır. İşte pekçok îtirâzât ve tenkidâta mâruz ve en küçük bir hatâsından dolayı dâvâsını kaybedecek bir zâtın lisânından böyle tereddütsüz, kemâl-i ciddiyet ve emniyetle ve kuvvetli bir vüsûku ihsâs eden bir tarzda, böyle ihbarât-ı gaybiye katiyen gösterir ki, o zât, Üstad-ı Ezelîsinden ders alıyor, sonra söylüyor.
ÜÇÜNCÜ ŞAVK: Hakàik-ı İlâhiyeye ve hakàik-ı kevniyeye ve umûr-u uhreviyeye dâir ihbarât-ı gaybiyesidir.
Evet, Kur’ân’ın hakàik-ı İlâhiyeye dâir beyânâtı ve tılsım-ı kâinatı feth edip ve hilkat-i âlemin muammâsını açan beyânât-ı kevniyesi, ihbarât-ı gaybiyenin en mühimmidir. Çünkü, o hakàik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhî hükemâları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği mâlûmdur. Hem, Kur’ân, gösterdiği o hakàik-ı İlâhiye ve o hakàik-ı kevniyeyi beyândan sonra ve safâ-i kalb ve