Üçüncü fıkrada der: "Ölmüş yeri ihyâ edip, yüz binler ölmüş tâifeleri ihyâ eden kimdir? Hak’tan başka ve bütün kâinatın Hàlıkından başka şu işi kim yapabilir? Elbette O yapar, O ihyâ eder. Mâdem Hak’tır; hukuku zâyi etmeyecektir, sizi bir mahkeme-i kübrâya gönderecektir. Yeri ihyâ ettiği gibi, sizi de ihyâ edecektir."
Dördüncü fıkrada der: "Bu azîm kâinatı bir saray gibi, bir şehir gibi kemâl-i intizamla idare edip tedbîrini gören, Allah’tan başka kim olabilir? Mâdem Allah’tan başka olamaz; koca kâinatı bütün ecrâmıyla gayet kolay idare eden kudret, o derece kusursuz, nihayetsizdir ki, hiçbir şerik ve iştirâke ve muâvenet ve yardıma ihtiyacı olamaz. Koca kâinatı idare eden, küçük mahlûkatı başka ellere bırakmaz. Demek, ister istemez "Allah" diyeceksiniz."
İşte, birinci ve dördüncü fıkra Allah der, ikinci fıkra Rab der, üçüncü fıkra "el-Hak" der.
-1-’ne kadar mu’cizâne düştüğünü anla. İşte, Cenâb-ı Hakkın azîm tasarrufâtını, kudretinin mühim mensucâtını zikreder; sonra da o azîm âsârın, mensucâtın tezgâhı,
yani Hak, Rab, Allah isimlerini zikretmekle, o tasarrufât-ı azîmenin menbaını gösterir.
İkincinin misâllerinden,
-2-
İşte, Cenâb-ı Hakkın kemâl-i kudretini ve azamet-i rubûbiyetini gösteren ve Vahdâniyetine şehâdet eden semâvât ve arzın hilkatindeki tecellî-i saltanat-ı Ulûhiyet; ve gece gündüzün ihtilâfındaki tecellî-i Rubûbiyet; ve hayat-ı içtimâiye-i insana en büyük bir vâsıta olan gemiyi denizde teshîr ile tecellî-i rahmet; ve semâdan âb-ı hayatı ölmüş zemine gönderip, zemini yüz bin tâifeleriyle ihyâ edip, bir mahşer-i acâib sûretine getirmekteki tecellî-i azamet-i kudret; ve zeminde hadsiz muhtelif hayvanâtı basit bir topraktan halk etmekteki tecellî-i rahmet ve kudret; ve
1 İşte hak olan Rabbiniz Allah Odur. (Yûnus Sûresi: 32.)
2 Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden nice deliller vardır. (Bakara Sûresi: 164.)