rüzgârları nebâtât ve hayvanâtın teneffüs ve telkıhlarına hizmet gibi vezâif-i azîme ile tavzif edip, tedbîr ve teneffüse sâlih vaziyete getirmek için tahrik ve idaresindeki tecellî-i rahmet ve hikmet; ve zemin ve âsuman ortasında vâsıta-i rahmet olan bulutları bir mahşer-i acâib gibi muallâkta toplayıp dağıtmak, bir ordu gibi istirahat ettirip vazife başına dâvet etmek gibi teshîrindeki tecellî-i rubûbiyet gibi mensucât-ı san’atı tâdâd ettikten sonra, aklı onların hakàikına ve tafsiline sevk edip tefekkür ettirmek için,
-1- der. Onunla ukùlü ikaz için akla havale eder.
Üçüncü Meziyet-i Cezâlet:
Bâzan, Kur’ân, Cenâb-ı Hakkın fiillerini tafsil ediyor, sonra bir fezleke ile icmâl eder. Tafsiliyle kanaat verir; icmâl ile hıfzettirir, bağlar. Meselâ,
-2-
İşte, Hazret-i Yûsuf ve ecdâdına edilen ni’metleri, şu âyetle işaret eder, der ki:
Sizi bütün insanlar içinde makam-ı nübüvvetle serfirâz, bütün silsile-i enbiyâyı silsilenize rabt edip silsilenizi nev-i beşer içinde bütün silsilenin serdârı, hânedânınızı ulûm-u İlâhiye ve hikmet-i Rabbâniyeye bir hücre-i tâlim ve hidâyet sûretinde getirip, o ilim ve hikmetle dünyanın saadetkârâne saltanatını âhiretin saadet-i ebediyesiyle sizde birleştirmek, seni ilim ve hikmetle Mısır’a hem azîz bir reis, hem âlî bir nebî, hem hakîm bir mürşid etmek olan ni’met-i İlâhiyeyi zikir ve tâdâd edip, ilim ve hikmet ile, onu, âbâ ve ecdâdını mümtaz ettiğini zikrediyor; sonra, "Senin Rabbin Alîm ve Hakîm’dir," der. "Onun rubûbiyeti ve hikmeti iktizâ eder ki, seni ve âbâ ve ecdâdını Alîm, Hakîm ismine mazhar etsin." İşte o mufassal ni’metleri, şu fezleke ile icmâl eder.
Hem meselâ,
-3-
1 Aklını kullanan bir topluluk için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden nice deliller vardır. (Bakara Sûresi: 164.)
2 Rabbin seni böylece seçkin kılacak, sana rüyâ tâbirini öğretecek ve bundan önce ataların İbrâhim ve İshak üzerine peygamberlik nimetini tamamladığı gibi, senin ve Yâkuboğullarının üzerine de nimetini tamamlayacaktır. Muhakkak ki Rabbin her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar. (Yûsuf Sûresi: 6.)
3 De ki: Ey mülkün hakiki sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. (âl-i İmrân Sûresi: 26.)